31 Ocak 2009 Cumartesi

LAHANA ( BRASSİCA OLERACEA )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




LAHANA ( BRASSİCA OLERACEA )

Yağışlı iklimleri daha çok seven lahananın çeşitli yemekleri, turşusu yapılır. Körpe yaprakları salata olarak tüketilir.

ÖZELLİKLERİ:

İçerisinde bol miktarda potasyum, sodyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir, B, C, E ve U vitamini bulunur. Besin değeri çok yüksek olan bir sebzedir.

Ortadaki beyaz ve gevrek yapraklarının çiğ olarak yenmesi çok faydalıdır.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Bu şekilde lahana yemek, göğsü yumuşatır, öksürüğü söktürür. Sindirimi kolaydır. Lahana kanı temizler, bol alyuvar yapımını sağlar, bu nedenle kansızlığa şifadır.

Lahananın tabii hali ve yaprakları itibari ile mide ve bağırsak kanserlerine ve kemotrapi ve radyoterapiden sonra kür olarak kullanılması halinde bedende biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Lahana içindeki glucosinolate adı verilen etkin maddesini diğer sebzelerden daha çok barındırması sebebiyle kan dolaşımının düzenlenmesine yardımcı olmaktadır.

Sarılık ve safra kesesi hastalıklarına iyi gelir. Bolca taze lahana yemek, ses kısıklığına iyi gelir.

Şeker ve romatizma hastalıkları için de çok faydalı olduğu bilinen lahana, bol arsenik, kükürt ve mitaminleri ile kanı temizleyip cildi güzelleştirir. Bol idrar söktürür, vücuttaki suyu ve zehirli maddeleri idrarla dışarıya atar.

Sadece lahana çeşitlerinde bulunan U vitamini, mide ve bğırsakların iç yüzeyini korur, oralardaki yaraların iyileşmesini sağlar.

Mide ülseri, reflü ve gaz oluşumunu engellemek için 2 yumruk büyüklüğünde patates ile beraber yarım kilo tabii lahana çiğden suyu sıkılır, her sabah aç karna 2 bardak yudum yudum içilir, 3 hafta devam edilir.

Bu sırada hayvansal ve konsantre gıdalar tüketilmez. Denenmiştir, mücerreptir.

Yaşlanmayı önleyici ve kalp krizine karşı koruyan bir mineral kabul edilen selenyumun kaynağıdır.

Selenyumun ayrıca, sağlıklı görünüşlü bir cilt verdiğini ve erkeğin cinsel gücünü arttırdığıda bilinir.

KULLANIM ŞEKLİ:

ZAYIFLAMA VE SELÜLİT GİDERME KÜRÜ OLARAK: Lahananın tabii, yeşilimsi ana yapraklarından 5 adet 2 avuç büyüklüğünde olanları, 1 litre suda yaklaşık 5-7 dakika haşlanır, bu su aç karına gün içerisinde tüketilir, 3 ay ( 3 hafta tamamlanınca 1 hafta ara verilip ardından 3 haftalık kür yine uygulanır. ) devam edilir.

BAĞIRSAK VE MİDE KANSERİ İÇİN: Mevsiminde, tabii ortamda yetiştirilmiş büyük yapraklı lahanaların haşlanarak kür halinde 3 hafta boyunca içilmesi, kürler arasında 1 hafta ara verilmesi önerilir.

Lahanalar hibrit tohumdan üretilmiş, düzgün yapılı ve ince yapraklı olmamalıdırlar.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

YAN ETKİLERİ:

Guatr hastası olanlar lahanayı çok fazla tüketmemelidirler.

KURU FASULYE-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




KURU FASULYE

ÖZELLİKLERİ:

Taze fasulyeden daha yüksek oranda kalori taşır. Vücuda bolmiktarda kalori ve protein verir.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Bedenen ve zihnen çalışanlara çok faydalıdır. Kabukları şeker dengelemek için demlenerek kullanılır.

Sinirleri gelişmesini, çalışmasını ve tamirini sağlar. Bulgur pilavı ile birlikte yenilince protein değeri artar.

KULLANMA ŞEKLİ:

Pişirilerek yemeği yapılır. Piyazı da çok faydalıdır.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

KEREVİZ (APİUM GRAVEOLAENS )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




KEREVİZ ( APİUM GRAVEOLENS )

Güneşli ve nemli yerleri seven kereviz, iki yıllık, çok kokulu, otsu bir tarım bitkisidir. Memleketimizde bolca yetiştirilir.

ÖZELLİKLERİ:

Tohumları ile çoğaltılan kerevizde A, B, C vitaminleri vardır.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Kereviz baş ve yaprak olarak ne kadar çiğ yenirse o kadar faydası fazla olur. Mideyi kuvvetlendiren kereviz, iştah açar, kanı pislikten temizler. Karaciğere faydası bilinir, şişkinliğini giderir. Safra ifrazatını normale sokar. Böbrekleri çalıştırır, vücutta birikmiş fazla suyu idrar yoluyla dışarı atar. Ses kısıklığına iyi gelir.

KULLANMA ŞEKLİ:

Kereviz haşlanmış sebze olarak, salatası ve çorbası yapılarak yaygın şekilde tüketilen bir gıda maddesidir. Özellikle güney Avrupa mutfak geleneklerinde, fransız mutfağında, ABD'de Loisiana yemek kültürlerinde önemli yeri vardır.

Kereviz tohumları tatlandırıcı baharat olarak kullanılır. Baharatlık amaca dönük kereviz tohumu yemeklik tuz ile karıştırılarak ' kereviz tuzu ' adı altında piyasaya sürülür ve yemeklerde ve kokteylerde olağan tuza alternatif bir ürün oluşturur.

Kereviz içindeki etkin maddeleri sebebiyle kokulu olup karaciğerin sağlıklı çalışmasına yardımcı olarak siroz oluşmasına engel olur, hastalığı tedavi de eder. Kansızlığa karşıda etkili olan kerevizi 1 lt suya bir avuç küp küp doğranmış kerevizi atarak haşlayıp, günde aç karnına 3 bardak haşlayıp tüketebilirsiniz. Yaprağını da aynı amaç ve demir eksikliği için kullanabilirsiniz.

Kereviz besleyici, metobolizmayı hafif sürette tahrik edici ve güçlendirici bir sebzedir. Gıda şeklinde alınabildiği gibi, kereviz suyu da çıkarılabilir. Toz veya kapsül şeklinde de piyasada bulunmaktadır. Kerevizin şifalı ürün olarak kullanımında öncelikle idrar söktürücü ( diüretik ) özelliği akla gelmektedir.

Böbrek taşı için pırasa, maydanoz ve kerevizin sıkılmış suları veya 5 dk. haşlanmış suları düzenli olarak her gün aç karna sabahları 1 su bardağı 3 ay boyunca, 3 haftalık kürler halinde birer hafta ara vererek içilmelidir.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

30 Ocak 2009 Cuma

KIRMIZI PANCAR ( BETA VULGARİS )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




KIRMIZI PANCAR (BETA VULGARİS )

Bir veya iki yıllık olan otsu bitki, sebze olarak kullanılır.Kökleri yuvarlak ve yumru şeklindedir.

ÖZELLİKLERİ:

İçinde barındırdığı radyoaktif maddeyle, vücudu şeker hastalığına, vereme ve kansere karşı korur. Mide ve bağırsak üzerinde etkilidir.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Kemik zaafiyeti olanlara da çok fayda verir.

Karaciğeri hastalıklara karşı koruyan özeeliği ile tanınır... ve karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar.

KULLANMA ŞEKLİ:

B vitaminleri ve fosforu ile sinirleri yeniler. Kırmızı pancar, çiğ olarak salata içinde yenmelidir.

YAN ETKİLERİ:

Tansiyonu olanlar az miktarda tüketmelidir.

29 Ocak 2009 Perşembe

KARNABAHAR ( BRASSİCA OLERACEA )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




KARNABAHAR ( BRASSİCA OLERACEA )

Lahanaya benzeyen, sebze olarak kullanılan, iki yıllık otsu bir bitkidir.

ÖZELLİKLERİ:

Kış aylarında yetişen karnabahar A, B1, B2, C, K, E vitamini, potasyum, kalsiyum, cinsiyet hormonu ve sodyum ihtiva eder. Bu maddeler nedeniyle besleyici ve güç verici özelliği ön plana çıkar.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Kalp rahatsızlıklarını giderir, sinirleri ve beyni iyi çalıştırır, bağırsakların çalışmasını düzenler.

KULLANMA ŞEKLİ:

Karnabahar, az suda haşlanıp salata şeklinde yenirse daha faydalı olur. Çok kaynatma besin değerini azaltır. Faydalı maddelerin çoğu suya geçtiği için sebzelerin haşlama suyu atılmamalı, çorba şeklinde içilmelidir.

Bilhassa idrar yolu enfeksiyonlarında ve antibakteriyal olarak helikobakter türevlerinin yok edilmesinde kür halinde kullanılarak mide ülserinin oluşumu engellenebilmektedir.

1 lt suda 2 avuç tabii taze karnabahar 5 dakika kaynatılarak sebzenin haşlanmasıyla elde edilen su günde 4 defa da sabah, öğle, akşam yatarken tüketilir. 3 hafta devam edilmelidir. Mide ülseri için aynı kür kullanılabilir.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

KABAK ( CUCURBİTA PEPO )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




KABAK ( CUCURBİTA PEPO )

Kabağın yapısı serin ve nemlidir. Asma kabağı, sakız kabağı, bal kabağı, kestane kabağı gibi birçok çeşitleri vardır.

ÖZELLİKLERİ:

İçeriğinde kalsiyum, demir ve fosfor bulunduğu gibi C ve B1 vitaminleri bakımından da zengindir. Lif oranı oldukça yüksektir. Besinlerin en yumuşaklarından ve en kısa zamanda etkilenenlerindendir.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Kabak yemeği veya tatlısı, mide ve bağırsağa yumuşaklık verir, kabızlığı giderir. Bağırsak iltihabını ve hemoroidi tedavi eder.

Kabağın tohumları da çocuklarda tenya ve kurt düşürücü olarak kullanılır. Kabak bedeni temizler, sinirleri yatıştırır.

Besin değerinin kaybolmaması için kabağı buğuda pişirmek önerilir. Kabağın lapası sedef için haricen kullanılır.

KULLANMA ŞEKLİ:

Kabak çiğ olarak rendelenip salatalara da katılabilir. Kabak içinde yetişen ve bu şekilde satılan, kabak çekirdeğini yemeğe devam etmek, kemik erimesine karşı etkilidir. Galyaniyat'da Aişe şöyle der:

' Peygamber efendimiz ( sav ) buyurdular ki: Aişe, tencereyi kaynattığınız zaman, tencereye çokca kabak koyunuz. Zira kabak, üzgün insanın kalbini kuvvetlendirir.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

ISPANAK ( SPİNACİA OLERACEA )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




ISPANAK ( SPİNACİA OLERACEA )

Kışın yetişen, madeni tuzların ve özellikle demirin zengin bulunduğu bir yıllık otsu bir sebzedir. Kumlu-killi ve gübreli topraklarda daha verimli yetişir. Yemeği, kavurması ve böreği yapılır.

ÖZELLİKLERİ:

A, E, B1, B2, C, D, K vitaminlerince zengin olan ispanağın kalori değeri 33 dür. Ayrıca demir, magnezyum, fosfor ve iyot açısından da oldukça zengin bir besin maddesidir.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Kan yapıcıdır. Kemikleri ve dişleri sağlamlaştırır. Karaciğeri, lenf bezlerini ve kan dolaşımını uyarır. Bedenin mineral ihtiyacını karşılayan bir sebzedir. Soğuk algınlığı ve benzeri hastalıklara karşı vücuda dayanıklılık verir.

Ispanak diğer akraba sebzelerle kullanıldığında etkisi kat kat artar, kereviz ve maydonozla kansızlığa, mide ülserine ve böbrek rahatsızlıklarına çok faydalıdır.

Ispanak detoks - arınma aracı olarak tere-maydonoz ile birlikte kullanılmaktadır. Bu metod toksin atıcı olarakta arınma kürlerinde kullanılmaktadır.

Kansere karşı koruyucu özelliği vardır. Yüksek tansiyona karşı olumlu etkisi vardır.

Hamile hanımlar ıspanak yediklerinde, çocuk kendi kanını fazlasıyla yapar. Taze ıspanakları çiğ olarak yemek daha faydalıdır. Ispanak yemeği pişirildiği gün tüketilmelidir. Aksi olursa zarar verir.

Vücudun dayanıklılığını arttırır ve vücuda kuvvet verir.

Yorgunluğu giderir, zihni kuvvetlendirir. Yaşlılığa bağlı öğrenme güçlüklerini giderir. Felce ve özellikle yaşlanmaya bağlı görme bozukluklarına iyi gelir.

Sinirleri yatıştırır ve sakinlik verir. Sindirimi kolaylaştırır. İdrar söktürücüdür. Hemoraite ( basur ) iyi gelir. Yara ve yanıkların iyileşmelerini hızlandırır. Kemikleri ve dişleri güçlendirir. Diş çürümelerini önler. Kolestrolü düşürür. Şeker hastalarına yararlıdır.

KULLANMA ŞEKLİ:

Ispanak salatalara ve çorbalara katılabileceği gibi yemeği de yapılır.

Ispanağı kaynatıp suyunu içmek vücuda dinçlik ve kuvvet verir.

Cilt bakımı içinde kullanılır. Ispanak kaynamış süte batırılıp yüze ve boyna maske yapılabilir. Bu maske sivilcelere karşı da yararlıdır.

Ispanağın bütün bu yararlarının yanında romatizma, gut hastalığı, eklem iltihabı ve böbrek taşı olanlara tavsiye edilmez.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

28 Ocak 2009 Çarşamba

HIYAR ( CUCUMİS SATİVUS )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




HIYAR ( CUCUMİS SATİVUS )

Toprak üzerinde etrafa dağılarak yetişen hıyar, ufak,sarı çiçekler açar.

ÖZELLİKLERİ:

Açık yeşil renkte meyvesi vardır. İkinci derecede yaş bir sebzedir. Soyularak yenir, salatası ve turşusu yapılır. İştah açıcı olan hıyarda, bol miktarda B1, B2 ve C vitaminleri mevcuttur. Kalorisi düşüktür.

ÖNERİELN HASTALIKLAR:

Sindirimi kolaylaştırıp, böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürür. Böbreklerde üre taşı varsa döktürür ve yeniden oluşmasını önler.

Vücudu yorgunluktan kurtarır. Kandaki şeker miktarını düşürüp, insülin ihtiva eder bu nedenle şeker hastalarına tavsiye edilir.

Ciltteki ter bezlerini çalıştırır, cildin taze ve pürüssüz kalmasını sağlar. Bu sayede çok sayıda deri merhemlerinin, cilt kremlerinin yapımında kullanılır.

KULLANMA ŞEKLİ:

Romatizma ve mafsal ağrılarında faydalıdır. Buhari ve müslim'in Sahih'lerinde rivayet edildiğine göre: ' Peygamber efendimiz hıyarı taze hurmayla birlikte yerdi.'

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

HAVUÇ (DAUCUZ CAROTA )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




HAVUÇ ( DAUCUS CAROTA )

Kökleri sebze olarak yenilen, iki yıllık bir bitkidir. B,C,D ve E vitaminleri yönünde zengin olan havuç, çok faydalı bir besindir.Havuç köklerinin rengi genellikler sarı, turuncu ya da çeşitli tonlarıyla pembedir. Ülkemizde hatay ilimizin Samandağı yöresinde, koyu vişne çürüğü renkli pek nadir görülen havuçlar yetiştirilmektedir. Havuç bitkisinin oluklu gövdesi ve dereotununkine benzeyen ince yaprakları vardır.

ÖZELLİKLERİ:

100 gr. taze havucun içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 30-42 kalori; 1,1 gr protein; 9,7 gr karbonhidrat; 0 kolestrol; 0,2 gr yağ; 1 gr lif; 36 mgr fosfor; 37 mgr kalsiyum; 0,7 mgr demir; 47 mgr sodyum; 341 mgr potasyum; 23 mgr magnezyum; 8.115-11.000 IU A vitamini; 0,06 mgr; B1 vitamini; 0,05 mgr; B2 vitamini; 0,6 mgr. B3 vitamini: 0,15 mgr. B6 vitamini : 7,6 mcgr. folik asit: 6-8 mgr. C vitamini ve 0,6 mgr E vitamini.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Havuç, düzenli olarak yenildiğinde, sigara içen kişileri de içermek üzere, bedenin akciğer kanserine yakalanma riskini en aza indirgemektedir:

Ayrıca havucu sık ve bol tüketen kişilerin gırtlak, mesane ( idrar kesesi ), rahmin boyun bölümü, kalınbağırsak, prostat ve yemek borusu kanserlerine yakalanma rizikosunun % 50 oranında; menopoz döneminin sonrası yaşayan kadınlarda, göğüs kanserlerine yakalanma rizikosunun % 20 oranında azaldığı yapılan araştırmalar sonucunda saptanmıştır.

Kalbi dostu da olan havuç, kandaki kolestrol düzeyini düşürmenin en kolay yoludur.

Araştırmalar, havuç yemenin kolestrolde önemli düşmelere neden olduğunu, havuç yemeyi bırakan kişilerde kısa sürede kolestrolün eski düzeyine yükseldiğini göstermiştir.

Havuç içerdiği yüksek lif oranıyla kabızlık çekenlere iyi gelmektedir.

Kaynatılarak içilen havucun suyu diyareye iyi gelir.

Kan yapıcı özelliği vardır. Sabah, öğle ve akşam taze sıkılmış bir çay bardağı havuç suyu içilmelidir.

Böbrek, beyin ve kalp damarlarının çalışmasına yardımcı olur.

KULLANMA ŞEKLİ:

Ayrıca midedeki ülserli kısımların iyileşmesini sağlar. Reflü ve ülser için 1 çay bardağı taze sıkılmış havuç suyu aç karna yudum yudum içildiğinde çözümdür, iyileşme sağlar.

2 çay bardağından fazla içilmemelidir. Alzheimer hastalığı için akşamları içilen taze sıkılmış havuç suyu tedaviye yardımcı olur.

Hücrelerin canlanmasında ve çoğalmasında olumlu bir etkisi vardır. Gözleri kuvvetlendirir. Enginar ile birlikte karaciğerin en iyi ilacıdır.

Karaciğerin safra salgılamasına ve kolestrolü dengelemesine yardımcı olur. Bağırsakları çalıştırır, yara ve iltihaplarını çabucak iyileştirir.

Sarılığa, ergenlik sivilcelerine, ses kısıklığına iyi gelir.

Hamile hanımların bol miktarda havuç yemesi tavsiye edilir.

Taze havuç lapası güneş yanıklarının üzerine sürülürse tedavi eder.

Havucu rendelemek B ve C vitaminlerinin kaybolmasına yol açar.

Havuçları en güzel tüketim yolu soyulmadan yenmesidir. Sadece temiz yıkamak yeterlidir.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

27 Ocak 2009 Salı

FASULYE ( PHASEOLUS VULGARİS )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




FASULYE ( PHASEOLUS VULGARİS )

Hem besleyici hem de şifa değeri oldukça fazla olan bir sebzedir.

ÖZELLİKLERİ:

Vücudun çalışmasını, gelişmesini ve kuvvetlenmesini sağlar. Yaprakları da çay gibi kullanılabilir. Bedenin ve zihnin yorgunluklarını en aza indirir. Taze fasulyede A, B1 vitamini ve potasyum bulunmaktadır.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Pankreas bezesinin gereği gibi çalışmasını sağlar. İnsülin ifrazatını artırır. Böylece şeker hastalığını önler. Kandaki şeker miktarını düşürür.

Taze fasulyede bulunan bazı maddeler, kalbi, karaciğeri ve böbrekleri kuvvetlendirir.

KULLANMA ŞEKLİ:

Zehirlenmelerden sonra yenilecek olursa zehrin etkisini azaltır.

DOMATES ( SOLANUM LYCOPERSİUM )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




DOMATES ( SOLANUM LYCOPERSİUM )

Yemeklerde lezzetle yenilen ve çok çeşidi olan domates, bin yıllık bir bitkidir. Patlıcangillerden bir çeşittir. Ürünü için yetiştirilir. Vatanı meksika ve peru'dur. Yabani türünün meyveleri yuvarlak ve kiraz kadar küçüktür.

ÖZELLİKLERİ:

Yemeklere konulup, salatası yenilir. Tıbbi değeri çok yüksek olan bir sebzedir. İçerisinde bol miktarda A, B, C ve K vitaminleriyle kalsiyum, fosfor ve potasyum bulunur.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Domatesin içeriğinde lycopin denilen bir madde vardır. Böbrekleri çalıştırarak, bol idrar söktürür. Vücutta biriken üre asitlerini ve üre tuzlarını eriterek idrarla dışarı atar. Bu madde yaşlılığa bağlı makule dejenerasyonunun etkisini azaltır. Bu madde aynı zamanda kolestrole karşı etkili olup idrar yapma zorluklarınıda ortadan kaldırır.

Kabuk ve çekirdekleriyle bağırsakları harekete geçirerek, kabızlığı giderir. Safra ve böbrek taşlarının oluşmasına engel olur. İştahsızlık çekenlere çok faydalıdır. Domates nasır üzerine bağlanırsa, nasırın sökülmesini kolaylaştırır.

KULLANMA ŞEKLİ:

Domates kansere karşı etkili bir sebzedir fakat herhangi bir organda kanser baş gösterdikten sonra artık domates yenmemelidir.

Karaciğer rahatsızlığı, egzama ve mantar şikayeti olanlar, domatesi fazla tüketmemelidir.

Cilde tazelik ve pembelik verir. İsiliği ve mayasılı giderir. Nasırların sökülmesine yardımcı olur. Çıbanların olgunlaşmasını sağlar.

Arı sokmasında ve yanıkların tedavisinde faydalanılır. Midesi zayıf olanlar, böbrek ve mesanelerinde iltahap olanlar, suyunu içmelidirler.

Her sabah içilen tabii ve çiğden sıkılmış bir su bardağı domates suyuda kansere karşı etkili bir çözüm olabilecektir. Ayrıca kalp büyümelerinin önlenmesi için yine her sabah tabii ve çiğden sıkılmış 1 bardak domates suyu içilmesi önerilir.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur. Hibrit tohumundan domatesler kullanmak normaldir.

26 Ocak 2009 Pazartesi

BROKOLİ ( BRASSİCA OLERACE )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




BROKOLİ ( BRASİCCA OLERACE )

Brokoli, ülkemizde son bir kaç yıldır kullanılmaya başlanan, aslında anadolu bölgesinde yetiştirilebilecek bir sebzedir.

ÖZELLİKLERİ:

İçerdiği tiroit bezini baskı altında tutarak, aşırı miktarda tiroit hormonu üretmesine engel olan izotiyosiyanat maddesi barındırır. İçindeki çok çeşitli etken maddeler sebebiyle oldukça faydalı bir sebzedir.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Sık idrara çıkma, idrar kesesini boşaltamama gibi rahatsızlıklar yanında prostat büyümelerinde vasodilatif özelliği sebebiyle idrar yollarını genişleterek açtığı ve prostatın çalışmasını sağladığı yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir.

KULLANMA ŞEKLİ:

Kadınların menopoz dönemlerinde yardımcı olduğu gibi meme kanserlerinde de etkili bir kullanıma sahiptir.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

BROKOLİ KÜRÜ-PROSTAT İÇİN-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




BROKOLİ KÜRÜ KULLANMA ŞEKLİ:

Tabii üretilmiş 2 avuç taze brokoliyi 1 lt suda birkaç dakika haşlayarak bu suyu sabah öğle akşam aç karına tüketiniz. Bu uygulamayı 3 hafta süreyle yapınız. 1 hafta ara verdikten sonra tekrarlayabilirsiniz. Haşlanmış brokoliyi ise yemeklerde zeytinyağı, limon ve sarımsak ile tüketebilirsiniz.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

BÖRÜLCE ( VİGNA SİNENSİS )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




BÖRÜLCE ( VİGNA SİNENSİS )

ÖZELLİKLERİ:

Göbeği koyu renkli olduğu için ' karnıkara ' da denilen, fasulyeye benzeyen bir bitki olan börülce, C vitamini ve bitkisel protein açısından zengin bir sebzedir. Ayrıca azot ve nişasta da içerir.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Göğüs ve akciğere faydalıdır. İdrar tutukluğunu ve anüs kaşıntısını giderir. Cinsel arzuyu arttırır. Yanıklara sürülürse faydası görülür. Kandaki şeker oranını ve yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur. Kansızlığa iyi gelir.

KULLANMA ŞEKLİ:

Börülce yemeği, salatası ve turşusu yapılarak tüketilmesinin yanı sıra, haricen yemeklerde kullanılır.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

25 Ocak 2009 Pazar

BİBER ( CAPSİCUM ANNUUM )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




BİBER ( CAPSİCUM ANNUUM )

ÖZELLİKLERİ:

Biber taze veya kuruyken kullanılır. Bol C vitamini ile nadir yiyeceklerde bulunan P ve K vitaminlerini ihtiva eder. P vitamini ile damarları yumuşatır, kanamaları önler. K vitamini ilede kanın pıhtılaşma kabiliyetini arttırarak kanamaları durdurur.

Biber iştahsızlığa karşı son derece etkili bir sebzedir. Mide tembelliğini gideren kuru biber, hazmı kolaylaştırır. Acı biber ise, kadınlarda ve erkeklerde cinsel isteksizliği ve kudretsizliği ortadan kaldırır.

KULLANMA ŞEKLİ:

Biber yeşil halde, çiğ olarak salata içinde yenir. Hazmı zordur, iyi çiğnenmelidir. Kırmızı biberde portakaldan daha çok C vitamini vardır. Bulaşıcı hastalıklara karşı etkilidir. Vücudun direncini arttırır.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

24 Ocak 2009 Cumartesi

BEZELYE ( PİSUM SATİVUM )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




BEZELYE ( PİSUM SATİVUM )

ÖZELLİKLERİ:

Bezelyenin kalori değeri çok yüksek, proteini de oldukça fazladır. İçinde kalsiyum, fosfor, demir gibi minarellerle, A, B, B1, B2, ve C vitaminleri bulunur.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Kansızlığa ve kan kanserini önlemede faydalıdır. Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Anlyene sütünü arttırır. Gıda değeri bakımından taze bezelye, fasulyeden daha üstündür. Bezelye vücuda enerji verir ve vücudu kuvvetlendirir. Kasların gelişmesine ve yenilenmesine yardım eder. Karaciğerin çalışmasını düzene sokar. Özellikle taze bezelye bağırsakları çalıştırarak kabızlığı giderir.

KULLANMA ŞEKLİ:

Sebzenin tohumuna bezelye denir. Bu bitkinin taze, yeşil kabuğu ile taneleri ya da yanlız taneleri yenir. Çoklukla ilkbaharda taze bir sebze olarak piyasaya çıkarılan bezelyenin çeşitli türleri vardır.

Çiçekleri beyaz, menekşe renginde olabileceği gibi, boyu bodur, yarı yüksek, yüksek olabilir. Bazı türlerinin yanlız iç taneleri yenebileceği gibi, bazılarının da yeşil kabukları ile birlikte iç kabukları yenilebilir. Türkiye' de öbür sebzeler ve fasulye kadar olmamakla birlikte bol miktarda yetiştirilmektedir.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

BEZELYE ( PİSUM SATİVUM )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




BEZELYE ( PİSUM SATİVUM )

ÖZELLİKLERİ:

Bezelyenin kalori değeri çok yüksek, proteini de oldukça fazladır. İçinde kalsiyum, fosfor, demir gibi minarellerle, A, B, B1, B2, ve C vitaminleri bulunur.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Kansızlığa ve kan kanserini önlemede faydalıdır. Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Anlyene sütünü arttırır. Gıda değeri bakımından taze bezelye, fasulyeden daha üstündür. Bezelye vücuda enerji verir ve vücudu kuvvetlendirir. Kasların gelişmesine ve yenilenmesine yardım eder. Karaciğerin çalışmasını düzene sokar. Özellikle taze bezelye bağırsakları çalıştırarak kabızlığı giderir.

KULLANMA ŞEKLİ:

Sebzenin tohumuna bezelye denir. Bu bitkinin taze, yeşil kabuğu ile taneleri ya da yanlız taneleri yenir. Çoklukla ilkbaharda taze bir sebze olarak piyasaya çıkarılan bezelyenin çeşitli türleri vardır.

Çiçekleri beyaz, menekşe renginde olabileceği gibi, boyu bodur, yarı yüksek, yüksek olabilir. Bazı türlerinin yanlız iç taneleri yenebileceği gibi, bazılarının da yeşil kabukları ile birlikte iç kabukları yenilebilir. Türkiye' de öbür sebzeler ve fasulye kadar olmamakla birlikte bol miktarda yetiştirilmektedir.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

23 Ocak 2009 Cuma

BAKLA ( VİCİA FABA )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




BAKLA ( VİCİA FABA )

Bakla, protein bakımından en zengin sebzelerden biridir.

ÖZELLİKLERİ:

Baklanın içeriğinde, bol miktarda protein, karbonhidrat, demir, kalsiyum, potasyum, A, B1, B2 ve C vitaminleri bulunur. Kabuğu ile yenildiği taktirde, daha besleyicidir. Çiçekleri ilkbaharda toplanıp, gölge bir yerde kurutulur.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Mesane ve böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. İdrar yollarını temizler, böbrek ağrılarını dindirir, böbrek iltihaplarını giderir.

Kötü kolestrolü düşürür. Bakla, baklagillerdeki tüm sebzeler gibi bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır. Şekeri dengeler.

KULLANMA ŞEKLİ:

Bakla içerdiği insülinle kan şekerini düzene sokar. İçerdiği yüksek orandaki lifle kabızlık çekenlere iyi gelir. Bakla ayrıca hemorait ve diğer kalınbağırsak sorunlarında da sağlığa yararlı etkiler sağlar.

YAN ETKİLERİ:

Birinci derecede soğuk olan bakla, vücutta gaz oluşumuna neden olduğu için karın şişliği yapabilir.

BAMYA-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR

BAMYA ( ABELMOSCHUS ESCULENTUS )


Ebegümeciler familyasından, ılık iklimlerde yaşayan ve hazmı oldukça kolay olan bamyanın yaprağı, asma yaprağına benzer. Tohumları yuvarlak ve yeşilimtırak gri renktedir.

ÖZELLİKLERİ:

Yaş ve kuru olarak tüketilebilir. Tazeyken toplanıp tüketilmesi sağlık için daha faydalıdır. İçinde A, B1, B2, ve C vitaminleri barındırır. Memleketimizin her yerinde yetiştirilir.

ÖNERİLEN HASTALIKLAR:

Sindirim sistemini düzenleyici tesiri vardır, mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar, kanı temizler. İdrar söktürücü olarak da bilinen bamya, halsizliğe iyi gelir.

KULLANMA ŞEKLİ:

Minareller açısından oldukça zengindir. Çiçekleri ezilip, kaynatılarak suyu içilirse göğsü rahatlatır ve yumuşatır.

YAN ETKİLERİ:

Bilinen ciddi bir yan etkisi yoktur.

MEYVE VE SEBZELERDEKİ ŞİFALAR-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR




Meyve ve sebzeler kuvvetli birer enerji ve besin kaynağıdır. Enerji verici özelliği açısından meyve ve sebzeler, diğer tüm besin maddelerine oranla daha uygun maddeler içerir.

Bu öz maddeler ' karbonhidrat ' yani ' işlenmiş karbon maddesi ' ve ' glükoz ' olarak bilinmektedir. Glükozun meyve ve sebzede bol miktarda mevcut oluşu, enerjiyi açığa çıkaran temel maddelerin, organik, mineral bazlı doku tuzlarının olduğunu ileri süren yaygın görüşü çürütür. Yıllarca süren deneyim ve araştırmalar, dokuların gereksinim duyduğu tüm minerallerin meyve ve sebzelerde bulunduğunu kanıtlamıştır. Bu nedenle taze meyvelerle, yeşil yapraklı sebzeler en önemli besin maddelerinin başında yer almıştır.

22 Ocak 2009 Perşembe

ZONA-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Normal sağlıklı kişilerde ve gençlerde nadir görülen artan yaşla birlikte görülme sıklığı artan bu hastalık, kişinin yaşam kalitesini bozan bir virüs hastalığıdır. Günümüzde çok sık görülür ve tedaviye rağmen tekrarlama eğilimi sıktır. Bu hastalık genelde çocukluk çağında su çiçeği virüsünün ( mikrobunun ) sinirlere yerleşerek yıllar sonra kendiliğinden büyük bir nedenle de vücudun savunma mekanizması bozulunca tekrarlayan bir hastalıktır. Daha çok kişinin göğüs ve sırt bölgelerinde görülür. Ender olarak boyun, bel ve baş bölgesinde de görülebilir. Bu hastalık döküntülü bir hastalıktır. Bu döküntüler aşırı ağrılı ve dokunmaya çok hassastır. Hast da ender de olsa ateş ve halsizlik olabilir. Döküntüler yaklaşık 10 gün sonra kabuklanır. Sağlıklı kişilerde 2-3 hafta içinde lezyon kayıp olur. Bazen döküntüler uzun süre etkisini gösterebilir.

Bu hastalığın en rahatsız edici yanı çok şiddetli batıcı ve yanıcı ağrı dokunmakla artan hassasiyettir. Bazen döküntü iyileştikten sonra da uzun süre bu ağrılar devam eder. Bu duruma post herpetik nevralji denir. Bu hastalık sadece ağrı yapmaz. Kişinin hayatını ve hayati organlarını etkileyen hasarlara da sebep olabilir. Örneğin baş bölgesinde en çok göz tutulur. Önlem alınmassa körlüğe giden durumlar olabilir. Yine bazen bu hastalıktan dolayı felç gelişebilir. Özellikle döküntünün olduğu ilk 3 ile 5 hafta arasında felç geçirme olasılığı vardır. Bu felç kas güçsüzlüğü şeklindedir. Bu hastalık sinir sistemini etkileyen ve büyük oranda da orta ve daha çok ileri yaşta görülen bir hastalıktır. Çok basit izah edersem çocukluk çağında bu su çiçeği geçirildiği zaman bu hastalığa sebep olan mikrop sinirlere yerleşir ve ileriki dönemlerde vücut direnci düşünce aktif hale gelir ve hastalık oluşur. Tedaviyle hastalık belirtileri geçer. Fakat vücut direnci düşünce tekrarlama, vücut direncini düşüren en önemli etken aşırı üzüntü, kronik depresyon gibi sinir sistemini zarara uğratan etmenlerdir. Bunun yanında vücut direncini düşüren diğer hastalıklarda ( diabet, v.s.. ) bu hastalığın açığa alınmasına neden olur. Bunun için hastalığın tedavisinde hastalığa yol açan mikroba karşı yapılacak tedavinin yanında vücut direncini düşüren etkenlerle de mücadele etmek gerekir. Örneğin; deprasyonu olan hastanın tedaviye paralel bu durumunun düzeltilmesi gibi. Tedavinin yanında en önemli yapılması gereken vücut direncini arttırmaya yönelik destek tedavisidir. Hastalığın tekrarlamaması için vücut direncini arttırmaya yönelik destek tedavisidir. Hastalığın tekrarlamaması için vücut direncini arttırmak hastalığa yol açan mikrobun yok olması veya inaktif hale gelmesi gerekmektedir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Lahana yaprakları ezilir, lapa halinde konulur, günde 4 defa içilir.

* Vücut saf zeytinyağı ile ovulur.

* Vücut sirkeyle karıştırılmış su ile yıkanır.

* Ağrıyan yerler badem yağı ile ovulur.

* 4 bardak suya, 4 kaşık ezilmiş kuşburnu konulur. 30 dakika kaynatılıp, nöbet şekeri ile tatlandırılır. Bu karışımdan günde 3 bardak içilir.

NÖBET ŞEKERİ



ÖNERİLEN BİTKİLER

ARMUT

SEMİZOTU

ÇARKIFELEK ÇİÇEĞİ

ACI KIRMIZIBİBER

OĞUL OTU

ZATÜRREE-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Akciğerlere dökülen kan nedeniyle meydana gelir. Ateşle seyreden titremeyle kendini gösterir. Zatürree, dünyanın bilinen en eski hastalıklarından biridir. Günümüzde de en gelişmiş ülkelerde bile, düzinelerce antibiyotiğe, tanı yöntemlerinin, hastane ve yoğun bakım olanakları çok artmasına rağmen sık görülen ve ölümlere neden olan bir hastalıktır.Zatürree, ülkemizin de en önemli sağlık sorunlarından biridir. İstatistiklere göre yılda her bin kişinin 10-15'i zatürree geçirmektedir.

Buna göre, Türkiye'de her yıl ortalama 500 bin kişinin bu hastalığa yakalandığı hesaplanmaktadır. Zatürree her yaşta görülebilen bir hastalık olmakla beraber, en çok bebek ve küçük çocuklarla yaşlılarda rastlanır. Yılda 5 yaş altındaki her 1000 çocuğun 36'sı, yılda 64-74 yaş arasındaki her bin kişinin 15'i, yılda 75 yaş üzerindeki her 1000 kişinin 34'ü zatürree olurken, 15-19 yaşlardaki gençlerde ise 1000'de 6 kişi zatürreeye yakalanmaktadır. Zatürree, özellikle küçük çocuklar, yaşlılar, kalp, şeker, böbrek, bronşit hastalarında ölümlere yol açabilmektedir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* 1 bardak kaynar suya, 4 gram sığırkuyruğu çiçeği konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

SIĞIR KUYRUĞU ÇİÇEĞİ





* 1 kilo kaynar suya, 20 gram sığırkuyruğu çiçeği, 20 gram gelincik çiçeği, 10 gram ebegümeci konulur. 10 dakika bekletilip, balla tatlandırılıp, günde 2-3 bardak içilir.

* 1 bardak limon suyu, 3 bardak suyla karıştırılır. Balla tatlandırılıp günde 3-4 bardak içilir.

* Ilık olarak ve bolca ıhlamur içilir.

* Nane haşlanır, ılık olarak bolca içilir.

* Nane, ıhlamur, ebegümeci bir arada haşlanıp içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 1 çay kaşığı hatmi kökü toz halinde konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2 bardak içilir.

* 3 bardak suya, 20 gram köpek üzümü yaprağı konulur. 10 dakika kaynatılıp, günde 3 bardak içilir.

* 4 bardak suya, 5 adet incir doğranır.15 dakika kaynatılıp, 10 dakika bekletilir. Günde 3 bardak sıcak olarak içilir.

* Badem, dövülmüş gül ve kafur gül suyunda ezilip, göğse sürülür.

ÖNERİLEN BİTKİLER

KARAHİNDİBA

SARIMSAK

HANIMELİ

SOĞAN

YÜZDEKİ ÇİLLER-LEKELER-SİVİLCE VE AKNELER-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Esas olan kanın temizlenmesi ve sağlıklı beslenmedir.

Yüzlerdeki çilleri geçirmek için, 1 çay bardağı çiğ süt içine 1 adet salatalık doğranarak konur. 2 saat beklenir, süzülür.Salatalık tülbentten sıkılarak özünün süte geçmesi sağlanır. Bu sütle yüze sık sık pamukla pansuman yapılır. Bu terkibe 10-15 gün devam edilirse yüzdeki çiller geçer. Gül suyu ile sabah akşam cilt temizlenir.

SALATALIK

21 Ocak 2009 Çarşamba

YORGUNLUK-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Günümüzün en büyük ünlük hayatta karşılaşılan pek çok durum, insanın bedensel enerjisini tüketebilir. Meyankökü, ginseng, A,B,C,E vitaminleri, omega-3, balık yağı, kafein, arı poleni, arı sütü gibi ilaçlar doğal yorgunluğa karşı yararlıdır.

Adaçayı, biberiye, zencefil, kakule, kuşburnu, kekik çaylarının canlandırıcı etkileri vardır. Limon, fesleğen, kırmızı pul biber, zencefil, biberiye, kafur, mercan köşk, karanfil ve okaliptüsün kokusu canlandırıcı bir etkiye sahiptir.Ayrıca susamyağı, biberiye, limon yağı ve kekik yağı gibi canlandırıcı yağların da karıştırıldığı aromatik masajların da enerji yükseltici özelliği vardır.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* 1 bardak kaynar suya, 4-10 gram oğul otu yaprağı ufalanarak konulur. 10 dakika bekletilip günde 3 bardak içilir.

* Günde 15-20 gram polen kullanılır. Bu işleme 15 gün devam edilip, 1 hafta ara verilir. Sonra yeniden başlanır.

* Centiyane, nane, oğulotu, aynı miktarda karştırılır. 1 bardak kaynar suya, 1 kaşık konulur. 10 dakika bekletilip, günde 3 bardak içilir.

CENTİYANE



* 1 bardak kaynar suya, 4-10 gram karanfil konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

YARA İZLERİNİ GİDERİCİ-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR.


Yaranın kapanmasından, iyileşmesinden sonra geride kalan belirtiye yara izi denir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Tarçın kaynatılır,suyuna bir pamuk batırılarak yara izlerine sürülür.

* Yabani roka tohumları toz haline getirilir. 10 dakika bekletilip, suyuyla yara izlerine pansuman yapılır.

YABANİ ROKA



* Taze roka yaprakları sıkılır. Elde edilen su yara izlerine sürülür.

* 1 bardak kaynar suya, 10 gram abanoz yongası konulur. 10 dakika bekletilip, suyuyla yara izlerine pansuman yapılır.

20 Ocak 2009 Salı

YANIKLARDA-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Isı, ışın, elektrik veya kimyasal maddelere maruz kalma sonucunda deri ve deri altı dokularda meydana gelen bir çeşit yaralanmadır. Yanıkların şiddetini 5 etken belirler.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Böğürtlen yaprakları toz haline getirilir, yanığın üzerine serpilir.

BÖĞÜRTLEN YAPRAĞI



* Bir miktar susam yağı, kaynar suya karıştırılıp, yaralara sürülür.

* Tahinin üzerine biriken yağ alınır. 200 gram balmumuyla beraber hafif ateşte mum eriyinceye kadar tutulur. Biraz soğuyunca 1 yumurta sarısı ilave edilerek karıştırılır. Bu karışım yanıklara sürülür.

* Lahana yaprakları ezilir, yumurta akıyla karıştırılıp, yanıkların üzerine konulur.

* Lavanta çiçekleri haşlanır. Suyuyla pansuman yapılır.

* Marul yaprakları ezilir. Lapa halinde yanıklara konulur.

* 1 bardak kaynar suya, 10 gram kuşburnu yaprak ve çiçeği konulur. 10 dakika bekletilip, süzülen suyla yanıkların üzerine kompres yapılır.

* Semizotu lapa haline getirilir. Yanıkların üzerine konulur.

ÖNERİLEN BİTKİLER

ALOE

SARIMSAK

LAVANTA

SARI KANTARON

19 Ocak 2009 Pazartesi

VEREM ( TÜBERKİLOZ )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Eskiden beri bilinen insan toplulukları arasında derin çöküntüler meydana getiren önemli toplumsal hastalıklardan biri. Yabancı adı olan tüberküloz olarak da bilinir. Robert Koch tarafından keşfedilmiş olan ( 1882 ) verem basili aracılığı ile meydana gelen bir hastalıktır. Verem basili çok küçük ve hareketsizdir. ( 2-3 mikron ) Asit ve bazlara, soğuk ve sıcağa, kuru ve nemli havaya direnci fazladır. Buna karşılık bol ışığa ve fazla sıcaklığa dayanamaz. Güneş ışığında beş saatte yok olur. Kaynayan suda hemen ölür. Verem hastalığı çeşitli yollarla insandan insana bulaşır. Veremli hastaların öksürük ve aksırıkları ile çevreye yayılan tükürük damlacıkları verem mikrobu ile bulaşmış herhangi bir şey ile temas verem mikrobu bulunan çeşitli yiyeceklerin yenmesiyle ( solunum ve barsak yolları ) verem hastalığına yakalanmak imkanı sağlanmış olur. Verem hastalığı, çeşitli yollarla insan vücuduna girer ve bir yerde bir odak kurarak yerleşir ve zamanla, lenfa bezlerinde bir odak kurma yolunu bulur.

Vücudun direnci fazla ise, herhangi bir hastalık belirtisi meydana getirme imkanı bulamaz, verem mikrobuna bürünmüş olan kimse, hastalığa yakalanmaz. Verem, insan vücudunun her bölümünde çeşitli belirtiler şeklinde hastalık meydana getirir. Mafsallar, kemikler ve çeşitli organlar, verem mikrobunun yerleşip hastalık meydana getirdiği yerlerdir. Fakat, verem hastalığının en sık görüldüğü yer, akciğerlerdir. Solunum yolu ile verem mikrobunun alınması ile hastalık hemen meydana çıkmaz. Vücudun dayanıklılığına göre, uzun ya da kısa bir süre geçer. Öyle insanlar vardır ki, bütün hayatları boyunca verem mikrobu taşıdıkları halde, verem hastalığı belirtileri göstermezler. Buna sebep, verem mikrobunun gelişebilmesi için belirli zemini bulamamasıdır. Verem hastalığına yakalanmış olan bir kimse, hastalığın başlangıç devresinde hafif baş ağrısı, mide bozukluğu, iştahsızlık, zayıflamadan şikayet eder. İlerlemiş hallerde kısa ve kuru öksürmeler, vücut kırgınlıkları, yüksek ateş görülür. Daha ilerlemiş hallerde de balgamlı öksürük başlar. Akciğerde meydana gelmiş verem hastalığında en son belirti kan çıkarmaktır.

Verem, çoklukla genç insanlar üzrinde etkisini gösteren bir hastalıktır. 10-20 yaş arasında olanlar, en fazla verem hastalığına yakalananlardır. Verem hastalığı, ilaçla, ameliyatla ve vücudu kuvvetlendirmekle tedavi edilir. Bu tedavilerden herhangi birinin uygulanabilmesi için, erken teşhis edilmesi önemlidir. Vücudu kuvvetli tutmak, fazla yorgunluk gerektirecek işlerde çalışmamak, veremli hastalarla teması kontrollü yapmak şeklinde uygulanan şartlar, verem hastalığına yakalanmayı önler.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLER

* 400 gram keten tohumu toz haline getirilir. Balla macun yapılıp, sabahları aç karnına bir miktar yenilir. Karışım 30-40 günde tüketilmelidir.

* Beyaz soğanın suyu çıkarılır. 1 gece ayazda bekletilip, sabahları 1 fincan içilir.

* 50 gram çam reçinesi, 50 gram şeker toz haline getirilir. Günde 2-3 adet fındık büyüklüğünde yutulur.

ÇAM REÇİNESİ



* 1 bardak kaynar suya, 2-10 gram adaçayı konulur. 10 dakika bekletilip, günde 3 bardak içilir.

* 2 bardak suya, 4 gram zerdeçal, 1 gram kına kına, 20 gram nöbet şekeri konulur. Kaynatılıp, süzülür, balla tatlandırılıp, günde 3 defa 1 fincan içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 4-10 gram kantaron konulur. Öğle ve akşam yemeklerinden önce 1 bardak içilir.

* Günde 10-15 badem yenilir.

* 5 adet kaynatılmış yumurta kabuğu toz haline getirilir. Üzerlerine 1 bardak limon suyu konulur, eriyinceye kadar bekletilip, 4 kaşık bal eklenir. Macun haline getirilip, yemeklerden sonra 1 fincan içilir.

ÖNERİLEN BİTKİLER

SARIMSAK

HANIMELİ

MEYAN KÖKÜ

SOĞAN

OKALİPTÜS

VEBA-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Veba mikrobunu taşıyan farelerin pireleri tarafından insana geçer. Nedeni, pisliktir. Pis ve güneş girmeyen yerler veba için en uygun ortamlardır. Hastalık, mikrop kapıldıktan sonra gelen 2-8 gün içinde kendini gösterir. Hastada, aniden başlayan baş ve sırt ağrıları, ateş, titreme, kusma, nefes darlığı, halsizlik, deri lekeleri, burun kanaması, kan tükürme, kasık ağrıları ve devamlı dalgınlık görülür. Dilide kahverengi ve kurudur. Yapılacak ilk iş hastayı tecrit etmektir. Çevresindeki sağlıklı kimselerinde koruyucu aşı olması gerekir. Bugün için önemi kalmayan ve eski devirlerde olduğu kadar çok görülmeyen bu hastalığın tedavisi için geç kalmadan sağlık kuruluşuna haber vermek gerekir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Veba hastalığında bolca incir yenmelidir.

* Günde 4-5 adet ceviz yenmelidir.

CEVİZ



* Bol soğan yenilip, sıkılır suyu içilir.

* Çokca elma yenilmelidir.

* Bol bol nane tüketilir.

VARİS-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Varis, toplardamarların bozulması ve kanında katılaşarak, kan dolaşımının bozulması neticesi, toplardamarların şişmesi şeklinde olur.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Çobançantası otu, kekik, atkuyruğu otu ve atkestanesi meyvesinin kabuğu ayrı ayrı veya hepsi birlikte çay gibi demlenip, günde 3-4 su bardağı içilir.

ÇOBAN ÇANTASI



* Fındık yaprağı ve asma yaprağı çayları varise çok iyi gelir.

* 1 bardak kaynar suya, 4 gram rezene konulur. 10 dakikak bekletilip günde 2-3 bardak içilir.

* Çobançantası taze bitkisi doğranıp bir kaba konur. Üstüne keskin sirke konulup, 10 gün güneşte bekletilir. Elde edilen karışımla varisli bölgeler her gün aşağıdan yukarıya doğru ovulur.

* 1 kova 40 derece ısıtılmış sıcak suya, yarım fincan ezilmiş şap ve 1 fincan karbonat konulup, eritilir. Haftada 3 gün 15 dakika boyunca bacaklar dize kadar bu suya konulur. Varisler daha yukarı çıkmışsa, aynı işlem küvette tekrarlanır.

* Fındık ağacı kabuğu, ceviz ağacı kabuğuyla kaynatılır. Suyuyla varislerin üzerine pansuman yapılır.

ÖNERİLEN BİTKİLER

AT KESTANESİ

MENEKŞE

LİMON

SOĞAN

ÇOBAN PÜSKÜLÜ

18 Ocak 2009 Pazar

ÜRE-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Üre, atılması gereken zararlı maddeler arasındadır. Proteinli gıdaların kullanılması ve parçalanması sonrasında oluşan bir maddedir. Bu madde böbrekler tarafından süzülerek idrar şeklinde dışarı atılır. Normal koşullarda 100 ml kanda 50 mg'den daha az bulunması gerekir. Eğer böbrekler bu maddeyi yeterince uzaklaştıramıyorlarsa kanda birikmeye başlar. Bunun yükselmesi, vücut için toksin etki yaratır, çok yükseldiğinde de yaşamak mümkün değildir. Ürenin zarar vermesi, başka birçok etkene de bağlı olduğu için hangi düzeyden daha fazla olduğunda hayati risk çıkacağını önceden belirlemek mümkün değildir.

Ürenin yükselmesinde temel etken böbreğin süzmesi olmakla beraber, süzme oranını etkileyen birçok mekanizmada bulunur. Örneğin, bir kişide ileri düzeyde sıvı kaybı varsa, böbrekler bu maddeyi eritmek ve idrar halinde atmak için yeterli sıvı bulamıyacağı için atılım azalır ve üre yükselebilir. Eğer doku ezilmeleri gibi nedenlerle böbreğin süzme yeteneğinin üstünde üre üretimi olursa o zaman da kanda üre artışı görülebilir.

Bu gibi üre yükselmelerine prerenal, yani böbrek öncesi nedenlere bağlı üre yükselmesi denilebilir. Böbrek de hasarlanabilir. Böbreğin gromenül adı verilen süzme birimleri çeşitli nedenlerle hasarlanırsa süzme kapasiteside azalmış olacaktır. Bu durumda, üre üretimini normal düzeyde bile olsa, atılım azalacağı için kanda birikme olacaktır.

Böbreğin hasarlanmasına yol açan bir çok neden mevcuttur. Çok geniş bir konu olduğu için bu aşamada ayrıntıya girmek istemiyorum. Üre yükselmesinde böbreğin sorumlu olduğu durumlara renal, yani böbreğe bağlı üre yükselmesi adı verilir.

Bazen sorun böbrekten sonraki idrar kanallarındadır. Böbrekle mesane arasındaki üreterler, mesane, prostat ve dış idrar yolu ( üretra ) gibi organlarda, idrar boşaltımını engelleyen taş, iltihaba bağlı büzüşme, tümör veya benzeri bir oluşum olursa idrar atılması engelleniceği için kanda üre yükselmesi görülür ki bunada postrenal, yani böbrek sonrası üre yükselmesi denilmektedir.

Tedavisi, öncelikle nedenin araştırılmasına bağlıdır. Eğer neden tedavi ile ortadan kaldırılması mümkün bir sorun ise, bunun ortadan kaldırılması ile üre yükselmeside düzelecektir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* 1 bardak kaynar suya, 4-6 gram kiraz sapı konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

* Nohut kaynatılıp, suyundan 2-3 bardak içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 2-4 gram ardıç tohumu konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 4-6 gram rezene konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

REZENE



* 1 bardak kaynar suya, 4-10 gram maydonoz tohumu konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

* 1 bardak suya, 10 gram maydanoz konulur. 5 dakika kaynatılıp, 10 dakika bekletilir. Günde 3-4 bardak içilir.

* Salatalık sıkılır, suyundan günde 2-3 bardak içilir.

UYUZ-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Uyuz, bir tür parazitin neden olduğu, deri altına yerleşerek kaşıntıya neden olan bir deri hastalığıdır. Bu hastalığa neden olan böcek çok küçüktür ve ancak mikroskop yardımı ile görülebilir. İnsandan insana bulaşan bir hastalık olan uyuz halk arasında ' gidişik ' olarak da bilinir. Ellerde, koltuk altlarında, parmak aralarında, karın bölgesinde yara ve kaşıntıya neden olur. Kaşıntı sonucu iltahap oluşabilir. Halk arasında uyuz hastalığının pislikten meydana geldiği gibi yanlış bir düşünce vardır. Bu hastalığa neden olan parazit temiz ortamda da üreyebilir. Uyuz hastalığı, her yaşta ortaya çıkabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Kış aylarında veya sonbaharda daha fazla görülür. Okullarda, askeriyede, toplumun bir arada yaşadığı yerlerde görülme ihtimali fazladır. Hastalık 15 yıllık salgın dönemi, 15 yıllık sakin bir dönem izleyen evreler şeklindedir. İnsanların böceğe karşı direnç oluşturması bunun sebebini ortaya koymaktadır. Uyuzlu hastalarda ençok görülen belirti, geceleri artarak görülen kaşınmadır. Bu kaşıntı elde, parmak aralarında, göbekte sıktır. Kalçalar, genital bölge, bacaklar da kaşıntı ve yaraların görüldüğü yerlerdir. Kişiyi uykusundan uyandırır. Göğüs ve sırt bölgesinde, ayrıca yüzde kaşıntı ya da yara görülmez. Buralar parazitin tutmadığı yerlerdir. Sadece bebeklerde tüm vücudu sarabilir. Uyuz, deride kıvrımlı ya da çizgi şeklinde tüneller meydana getirir. Bu tünellerin üstü deride siyah noktalarla kaplıdır. Çünki kir, buraları doldurmuştur. Hastalığın önemli bir belirtisidir. Hastalığın ilerlediği dönemlerde deri pullu ve kabukludur. Erken dönemlerde ise kırmızı kabarcıklar, su kabarcıkları ve döküntü görülebilir. Ayrıca şunu bilmek gerekir ki; kaşıntı ve yaralar görülmeden önce de uyuz vardır ve bulaşıcıdır.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Taze kekik yaprakları ile vücut ovulur.

* Taze nane yaprakları ile bütün vücut ovulur.

* Beyaz çöpleme kaynatılıp suyu ile kaşınan yerler yıkanır.

BEYAZ ÇÖPLEME



* Kekik sirkeyle kaynatılıp uyuzlu bölgeye 3 kere pansuman yapılır.

* Sabun otu kaynatılıp kaşınan yerlere pansuman yapılır.

* Allicin ( C6H10OS2 ) kuvvetli bir mikrop öldürücüdür. Sarımsak ezilerek sirke karışımı veya sade olarak egzama, uyuz gibi hastalıklara sürülürse şifa verir.

* Söğüt yaprağının suyu ile kaşınan yerler yıkanmaya devam edilir.

ÖNERİLEN BİTKİLER

SOĞAN

ALOE VERA

NANE

CEVİZ

TİTREME- PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Korku ve öfke gibi nedenlerle organı hareket ettiren kuvvetin zayıflamasından meydana gelir. Vucuda titreme hasıl olduğunda, bedene bürudet hakim olur.

Soğuk su ve içkiyi çok tüketen yaşlılarda titreme fazlalaşır. Hastaya ceviz yağı, belesan yağı gibi sıcak yağlar içirmek faydalı olur.

CEVİZ YAĞI

17 Ocak 2009 Cumartesi

SOĞUK ALGINLIĞI-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Soğuk algınlığında C vitamini ve çinko almak çok yararlıdır. Kivi, kuşburnu marmeladı, taze narenciye, taze sivribiber ve maydanoz gibi yüksek oranda C vitamini içeren besinlerin bu dönemde bolca tüketilmesi gerekir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Her bir fincan için, parmak ucu kadar kök zencefil, 1-2 parça hibiscus, 2 çay kaşığı kadar kuşburnu. Bütün bitkiler 1 tatlı kaşığı kadar ıhlamur çiçeği veya yaprağı, 1 adet karanfil 1 su bardağı kadar suya atılıp, 2-3 dakika kaynatılır ve 2-3 dakika kadar da demlenir. Çok ince bir dilim limonla, şekersiz olarakgünde 3-4 fincan içilir.

HİBİSCUS



* 1 tatlı kaşığı balı, 1,5 çay kaşığı toz zencefili ve 1 çay kaşığı toz zerdeçalı karıştırarak, macun yapıp sabah akşam yutmak faydalıdır.

* 1 bardak kaynar suya, 1 çay kaşığı tarçın konulur.10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

* Tarçın kabukları çay gibi kaynatılır, günde 2-3 bardak içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 2 gram ıhlamur tozu konulur. 10 dakika bekletilip, günde 3-5 bardak içilir.

* 2 bardak suya, 1 elma kabuğu, 1 tutam ıhlamur, bir miktar karanfil konulur. 5 dakika kaynatılıp, balla tatlandırılır. Sıcak olarak içilir.

* 1 bardak kaynar süte, 2-10 gram adaçayı konulur.10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

SİNÜZİT-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Sinüs adı verilen yüzdeki kemik boşlukları iç yüzünü kaplayan mukoza iltihabına ve boşlukta cerehat toplanmasına sinüzit adı verilir. Baş ağrısı ve burundan rahatca soluyamama duygusu, gözaltındaki ve gözüstündeki bölgelere bastırıldığında hafif veya aşırı basınç ağrısı, sinüzitin belirtisidir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Hatmi yaprağı, altın başak, orman sarmaşığı eşit karışımının çayı, 2-3 saatte 1 bardak içilir.

ALTIN BAŞAK OTU



* 1 litre suya 2 yemek kaşığı dolusu papatya eklenir. Ağır ateşte kaynamaya başlayınca ocaktan alınır. Baş ve göğüs büyük bir havluyla örtülerek, papatya buğusu 10 dakika solunur. Tedavi sonrası hemen açık havaya çıkılmaz.

* Her 3 günde bir limon sıkılıp aynı miktarda su ilave edilerek gözlerden yaş gelecek şekilde buruna iyice çekilmelidir. Bu tedaviye 1 ay kadar devam edilmelidir.

* 1 çay bardağı suya, 1 çay kaşığı kekik yağı konulur. Bir başka fincanda fındık kadar kil eritilir. Üzerindeki duru su alınıp, kekik yağı ile birleştirilir. İyice çalkalanır, günde 3-4 defa burun deliklerine birkaç damla damlatılır.

* Maydanoz ve ebegümeci beraber haşlanır. Buharı teneffüs edilir.

* Burnun iç kısmına sabah akşam okaliptüs yağı sürülür.

ÖNERİLEN BİTKİLER

SARIMSAK

SOĞAN

OKALİPTUS

ANANAS

SEKTE-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Organların hissini ve hareketini etkisiz hale getiren, bilmeyenin karşısındakini ölü sandığı, beynin ruhi kanallarında meydana gelen bir rahatsızlıktır. Bu hastalığın şifası kan aldırmak, hacamat ya da kusmaktır. Bu işlemlerin ardına, hastaya lavman yapılması uygun olur.

SARILIK-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Safranın kana karışıp, bütün dokuları hatta göz aklarını bile sarıya boyaması ile ortaya çıkan bir hastalık belirtisidir.

Öd yolunda, safra çokluğundan ya da karaciğerin şişmesi ile birlikte tıkanma meydana gelir. Böylelikle safra vücuda yayılır. Hastalığın neden olduğu sarı renk, önce göz aklarında görülür. Sonra yüz, boyun, gövde, kol ve bacaklara kadar yayılır. İdrarın rengi sarı ile koyu kahverengi arasında değişir. Ciltte de kaşıntı vardır. Büyük abdest, kil renginde ve fena kokuludur.

Tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir. Sıkı bir perhiz uygulanır.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Olgun acur rendelenip balla karıştırılarak yenmeye devam edilir.

* Andız otu kökü, ayrık otu köküyle kaynatılıp balla tatlandırılarak soğuk olarak içilmeye devam edilmelidir.

* Ayrık otu kökü tekbaşına veya kekik ile beraber kaynatılıp iyi balla tatlandırılıp soğuk olarak içilmeye devam edilmelidir.

* Tarçın tozu, yumurta sarısı ve balla karıştırılıp yenmeye devam edilir.

* Balla salatalık rendelenerek yenirse susuzluğu giderir, kanı temizler, sarılığı kısa sürede iyileştirir.

* Deve dikeni ayrık otu köküyle birlikte kaynatılıp balla tatlandırılarak soğuk olarak içilmeye devam edilir.

* Göz otu çiçekleri kaynatılıp balla tatlandırılarak soğuk olarak içilmeye devam edilir.

* Kara Hindiba, ayrık otu köküyle kaynatılıp balla tatlandırılarak ve soğuk olarak birer su bardağı içilmeye devam edilir.

* Köpek otu, ayrık otu köküyle kaynatılıpballa tatlandırılarak ve soğuk olarak birer su bardağı içilmeye devam edilir.

KÖPEK OTU



* Peygamber çiçeği, ayrık otu köküyle kaynatılıp balla tatlandırılıp soğuk olarak içilmeye devam edilir.

* Şakayık çiçekleri, ayrık otu köküyle kaynatılıp balla tatlandırılarak soğuk içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 2-6 gram yaban yasemini dallarından konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

16 Ocak 2009 Cuma

PARKİNSON HASTALIĞI-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Parkinson hastalığı, ilk kez 1817 yılında İngiliz bir hekim olan James Parkinson tarafından tanımlandı. Parkinson hastalığının ileri yaşlarda başlaması ve çok eski çağlarda insan ömrünün nispeten kısa olması nedeniyle hastalığın ilk ne zaman ortaya çıktığı bilinmiyor. Parkinson hastalığı, beyinde hareketlerimizden sorumlu olan hücrelerin ufak bir bölümünün hasara uğraması ve eksilmesi ( dejenerasyon )sonucu ortaya çıkan bir hastalık olarak nitelendiriliyor. Bu hücreler dopamin adı verilen kimyasal bir madde salgılıyor. Dopamin, bilgileri bir sinir hücresinden diğerine gönderiyor. Beyinde yeterli dopamin yapılmassa hareket ve denge işlevleri etkilenerek parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkıyor. Parkinson hastalığı ölümcül olmayan, yaşam beklentisini kısıtlamayan ve felce yol açmayan bir hastalıktır.

BELİRTİLERİ:

İstirahat halinde uzuvlarda titreme, hareketlerde yavaşlama, bir veya daha fazla uzuvda sertlik, yürürken kolları sallamama, konuşurken yüz ifadesinde donukluk ve eşlik eden doğal el hareketlerinin kaybı, yavaş küçük adımlarla veya ayak sürüyerek yürüme, vücut duruşunun öne eğik şekil alması, yumuşak ve alçak sesle, monoton konuşma, el yazısında küçülme ve yazının okunaksız olması, ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü, halsizlik, yorgunluk, ruhsal çöküntü hali ( depresyon ), nedensiz sıkıntılar, kabızlık, aşırı terleme, tansiyon düşmesi ve ağrı, kas spazmları, titreme parkinson hastalarının yaklaşık % 80'inde oluyor. Genellikle ellerde dinlenme halindeyken ortaya çıkıyor, heyecan ve stresle şiddeti artıyor. Ellerin dışında; kollar, ayaklar, çene ve dudakta da titreme olabiliyor. Ancak her titremesi olan kişi parkinson hastası değildir. Titreme başka birçok hastalıkta da ortaya çıkabileceği gibi, normal insanlarda heyecanlanınca özellikle ellerde görülebiliyor. Hareketlerdeki yavaşlık çok belirgin olduğu zaman hastalar günlük işlerinde zorluk çekebiliyor ve yakınlarının yardımına gerek duyabiliyor.

ÖNERİLEN BİTKİLER

GİNKO



BAKLA

ÇARKIFELEK ÇİÇEĞİ




ÖKSÜRÜK-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Uzun süren öksürükler bir hastalık olmayıp, çeşitli hastalıkların belirtisidir. Herhangi bir tıbbi hastalığa bağlı olmayan uzun süreli öksürüklerde bazı bitkisel tedaviler uygulanabilir.

Okaliptus, nane, ıhlamur, zencefil, meyankökü hapları ve şurupları, C vitamini, şahtere, hibiscus öksürük için faydalıdır. Ihlamur, meyankökü, zencefil birlikte kaynatılırsa etkisi büyük olur. Yulaf çayı ile birlikte üzerlik otu tohumu da kronik bronşite ve öksürüğe iyi gelir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* 2-3 parça parmak ucu kadar zencefil, iri bir tutam ıhlamur, 1 çay kaşığı hibiscus, 1 çay kaşığı şahtare bir su bardağı kadar suda 3-4 dakika kadar kaynatılır. 2-3 dakika demlenip içilir. Şekeri fazla kullanmak iyi değildir. Çaya nöbetşekeri konursa öksürük azaltılabilir.

* Günde 2-3 kere meyankökü çiğnemekte yararlıdır.

* Zencefil, kekik ve alerjik kökenli olmayan öksürükte karabiber faydalıdır.

* Kronik öksürük için, 2 adet karaturp, kabak oyacağıyla 5-6 yerinden oyulur. Oyukların içine bal doldurulur ve sadece oyuklarının üstü turp parçacıklarıyla kapatılır. En erken 24 saat içindeki sıvı kaşığa doldurulur ve günde 3 çorba kaşığı şurup şeklinde içilir.

* Kuşburnu, ısırgan, zencefil, şahtere ve hibiscus çaylarını içmek de çok faydalıdır.

* Okaliptus yağıyla buğu yapmak, sırta ve göğse mentol ve okaliptus karışımları sürüp üstüne sıcak kompres uygulamak, ayak tabanlarını susamyağıyla ovup, tuzlu sıcak suya sokmak bu konuda yardımcıdır.

* Ayva çekirdekleri kaynatılıp, bol şekerle karıştırılarak günde 3-4 bardak ılık olarak içmeye devam edilir.

* Ebegümeci kaynatılır, zeytinyağı ve limon katılarak bol bol yenirse göğsü yumuşatır. Öksürüğü hafifletir ve balgam söker.

* 2 fincan suyun içine 4-5 diş ezilmiş sarımsak konur, yarıya ininceye kadar hafif ateşte kaynatılır.

* Ebegümeci, meyankökü, sinirli ot ve hindiba eşit olarak ince kıyılarak karıştırılır. 1-2 tatlı kaşığı dolusu hazırlanan karışım, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 kere 1 bardak çay, balla tatlandırılıp içilir.

* 20 gram andızotu kökü, 5 gram kekik, 5 gram ince kıyılmış çuha çiçeği kökü karıştırılır. Hazırlanan karışımdan 1 tatlı kaşığı dolusu 1 bardak soğuk suya eklenir. Kaynama derecesine geldikten sonra 1-2 dakika kaynatılır ve süzülür. Biraz balla tatlandırılarak 2-4 kere 1 bardak içilir.

* Kaynatılmış salep üzerine zencefil ekilerek içilirse, her türlü öksürük için faydalıdır.

* 20 gram kekik, 10 gram çuhaçiçeği kökü, 10 gram ezilmiş anason, 10 gram sinirli ot, 10 gram meyankökü karıştırılır. 1 tatlı dolusu karışım, 1 bardak kaynar suyla haşlanır. 10 dakika demlendikten sonra süzülür ve balla tatlandırılarak, günde 2-3 kere 1 bardak içilir.

ÇUHA ÇİÇEĞİ



* Hastanın göğsünün süsen yağıyla ovulması, fayda sağlar.

* Benefşe hamuru, köknar yağı veya fıstık yağıyla karıştırılıp, badem, incir, hurma ve kuru üzümle yenilir.

* 3 dirhem köknar içi, 5 dirhem fıstık içi, 10 dirhem ağartılmış badem, 10 dirhem keten tohumu, 30 dirhem bal karıştırılarak, oluşan karışımdan her gün ceviz büyüklüğünde yenir.

* Keten tohumu balla karıştırılıp yenilir.

ÖNERİLEN BİTKİLER

HATMİ ÇİÇEĞİ

ISIRGAN OTU

LİMON

MEYAN KÖKÜ

15 Ocak 2009 Perşembe

SARA ( EPİLEPSİ )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Beyindeki hücrelerin kontrol edilemeyen, ani, aşırı ve anormal deşarjlarına bağlı olarak ortaya çıkan, beyin yollarını tıkayan bir durumdur. Sara balgamdan ya da sevdadan meydana gelir. Balgamın sebep olduğu sarada, ağız köpüklenir, beniz sararır. Sevdadan olan sarada ise, vücutta zayıflık ve beniz kararması baş gösterir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Çınar kabuğu kaynatılıp, balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.

* Kantaron çiçeği balla macun yapılıp yenmeye devam edilirse, sara köpüğüne iyi gelir.

* Mavi çarkıfelek otu kaynatılıp balla tatlandırılarak içmeye devam edilir.

MAVİ ÇARKIFELEK



* Nergis çiçeğinin kokusu saraya iyi gelir.

* İçerdiği paenol sayesinde yatıştırıcı etki yapar. Şakayık kökü ya da çiçekleri kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.

* Yulaf tek başına ya da kedi otu ile beraber kaynatılıp içilmeye devam edilirse sara nöbetlerine iyi gelir.

ÖDEM-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Vücutta anormal biçimde su toplanmasıdır. Kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabildiği gibi bazı alerjik durumlarda ve beyin tramvalarında ciddi sonuçlar doğurabilir.

Özellikle deri altı ve kaslardaki doku aralıklarında, seröz boşluklarda ( kalp, akciğer ve karın iç zarları ) serbest sıvının toplanması, ödemin tespitini mümkün kılar. Dolayısı ile ödem, klinikte hücre dışı ve damar dışı sıvı miktarının artışını ifade eder.

Ünlü tıp düşünürü hipokrat, vücutta ödem oluşmasında en iyi tedavinin kan aldırmak olduğunu söylemiştir. Sülükler bunun en iyi tedavi yollarından biridir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* 1 bardak kaynar suya, 4-6 gram kiraz sapı konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 4-6 gram enginar yaprağı konulur. 10 dakika bekletilip, günde birkaç bardak içilir.

ENGİNAR YAPRAĞI



* 1 bardak süte, 1 bağ ince kıyılmış maydonoz konulur. Süt yarıya ininceye kadar hafif ateşte tutulur. Süt kaynatılmadan hazırlanan karışım, gündüzleri 2 saatte bir 2 çay kaşığı içilir.

* 1 bardak kaynar suya 6-20 gram püskül konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

14 Ocak 2009 Çarşamba

NASIR-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Daha ziyade el ve ayağın sürekli olarak sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesi ile meydana gelen ve basılınca ağrı veren sertleşmiş deri tümseğine ' nasır ' denir. Nedeni, nasırlaşmış bölgeye yapılan basınç ve sürtmedir.

Ayakta görülen nasırlara çoğunlukla sıkı ayakkabılar neden olur. Derinin boynuzsu tabakasının uzun süre devam eden basınç ve sürtünme sonucu, belirli bölgelerde kalınlaşması.

Tepesi içeri bakan bir piramit şeklindedir. Geniş bölgede meydana gelen sertleşme bir koruyucudur, fakat küçük olanları genellikle ağrılıdır. Özellikle ayakta meydana gelen nasırları, kendi kendine evde tedaviye yeltenmek pek bir sonuç vermez, bunları ilgili bir hekime göstermek uygundur.

Ayak tabanında meydana gelen ağrılı ve mikroplu siğilleri, nasırla karıştırmamalıdır. İnsanlarda nasır, genellikle yaptığı işin bir belirtisi olarak ortaya çıkar.

Mesela, çiftçilerin, işçilerin elleri nasır tutar. Ayak parmaklarındaki nasırlar, çok dar ayakkabı giymeye bağlıdır. Ağrı veren nasırlardan kurtulmak için en mühim husus, nasırı meydana getiren sebebi gidermektir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Kırmızı soğan sıkılır, suyu nasırın üzerine günde 3-4 defa sürülür.

* Domates dilimlenip, nasırın üzerine sürülür.

* Limon dilimlenip, yatarken nasırın üzerine sarılır.

* Sinir otu yaprağı sıcak suda yumuşayıncaya kadar bekletilir. Nasırların üzerine konulur.

SİNİROTU YAPRAĞI



* Ceviz yağı bir müddet nasırların üzerine sürülür.

* İncir ikiye bölünür. İçine ıslatılmış kına konulup, nasırın üzerine sarılır.

ÖNERİLEN BİTKİLER

KIRLANGIÇOTU

SÖĞÜT

İNCİR

MULTİPLE SCLEROSİS ( MS ) HASTALIĞI-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Multipl Skleroz ( MS ), merkezi sinir sistemini oluşturan beyin, beyincik ve omirilik gibi yapıları etkileyen ve genç erişkinlerde görülen bir hastalıktır. İlk belirtileri bir gözde görme kaybı veya bulanıklığı, çift görme, konuşmada zorluk, bir beden yarımında güçsüzlük ve uyuşukluk, ellerde titreme, yürüme güçlüğü veya dengesizlik, ince hareketlerde beceri kaybı olan bu hastalık en çok 20 ile 40 yaşlar arasında ortaya çıkmaktadır. Hastalığa ait ilk belirtilerin ortaya çıkış yaş ortalaması memleketimizde 27, Batı ülkelerinin çoğunda ise 30 yaşında olup kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla görülmektedir. Ancak yukarıda sayılan belirtilerin, tek başlarına MS hastalığı için özgün olmayıp, birçok başka nörolojik veya diğer hastalıkta da görülebileceğini unutmamak gerekir. MS kesinlikle bulaşıcı ya da bir akıl hastalığı değildir. MS'de ana sinirlerin üzerini kaplayan koruyucu miyelin tabakası bozularak, sinirler arasında küçük elektrik arzalarına sebep olur. MS hastalarında önemsiz halsizliklerden felce kadar geniş bir yelpazade yer alan bir takım semptomlar görülür. Her ataktan ya da kötüleşmeden sonra, bazı MS hastaları tamamen normal hallerine dönerken bazılarında kalıcı hasarlar oluşur.

ÖNERİLEN BİTKİLER

ISIRGAN OTU

SEMİZOTU

13 Ocak 2009 Salı

MİDE VE ONİKİPARMAK ÜLSERİ-REFLÜ-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Ülser midenin iç yüzeyinde meydana gelen arızalanmadır. Kekik çayı, papatya çayı, limonlu su ve sarımsaklı ayran gibi içeceklerin birinden mide boşken 1-2 çay bardağı içilerek ülserli kısım dezenfekte edilir.

Çiğden sıkılmış patates her sabah çiğden çiğden sıkıp içtiğiniz beyaz lahana suyu ile ülser ve reflüye şifa ve tedaviye yardımcı olur. ...denenmiş ve mücerrebtir.

Reflü ve ülser için bir çay bardağı taze sıkılmış havuç suyu aç karna yudum yudum içildiğinde çözümdür. İyileşme sağlar. İki çay bardağından fazla içilmemelidir.

Reflü için, her sabah taze ve tabi beslenen inekten sağılmış, kaynatılmış ılık bir çay bardağı sütü aç karna yudum yudum içmek faydalı olacaktır. KOBİK diğer şekilde sütün çocuklar dışında çok ve hastalıklar için tüketilmesini önermemektedir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Kantaron çayı, meyan kökü, nergis çayı ve havuç, lahana, bal veya patates, lahana, bal karışımı ile zeytinyağı içinde eritilmiş kudret narı kullanılmalıdır. Ülser ağrısı için kantaron, meyan kökü, nane, pelin otu, papatya, şerbetçiotu gibi bitkiler karıştırılıp demlenir, bu karışımdan aç karna 3-4 bardak içilir.

* 3 su bardağı kaynar su içine, birer tatlı kaşığı ezilmiş veya toz halinde civanperçemi, meyan kökü ve kantoron otu konularak 20 dakika demlenir, sabah, öğle, akşam açken bu karışımdan 1 su bardağı içilir.

* Günde 1 defa aç karnına kudret narı yenilir, su ile içilir. Düzenli olarak 1 ay devam edilmelidir.

KUDRET NARI



* 400 gram keten tohumu toz haline getirilir.Balla macun yapılıp sabahları aç karna bir miktar yenilir. Bu işleme 30-40 gün devam edilir.

* Bir bardağa yarım finca patates suyu, 1 tatlı kaşığı lahana suyu, sonra 1 tatlı kaşığı bal konulur, karıştırılıp üzeri su ile doldurulur, aç karnına 1.5-2 ay içilmeye devam edilir.

* 3 su bardağı kaynar su içine, birer tatlı kaşığı ezilmiş veya toz haline civanperçemi, meyankökü ve kantaron otu koyularak 20 dakika demlenir. Bu çaydan sabah, öğlen, akşam aç karnına 1 su bardağı içilirse mide ülserine iyi gelir.

MEME KANSERİ-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Meme, süt bezeleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu
süt bezleri ve kanalları döşüyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine ' meme kanseri ' denir.

Son yıllarda meme kanseri tedavisinde oldukça önemli gelişmeler olmuştur. Bir çok tedavi olanakları ortaya çıkmıştır. Bu olanaklar, önemli ölçüde, hastalığın saptandığı safhaya göre değişir. Hastalık ne kadar erken safhada saptanırsa tedavi olanağı ve seçeneği o kadar fazla olmaktadır.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Sabah akşam aç karnına 1 bardak civanperçemi çayı içilir. Öğlenleri tok karnına 1 bardak sarı kantaron çayı içilir. Akşam tok karnına 1 bardak biberiye ve mürver çiçeği çayı içilir. Gece saat 22.00 de karabaş otu çayı ile şerbetçi otu çayı içilir. Bu terkibe 45 gün devam edilirse şifa bulunur.

MÜRVER ÇİÇEĞİ



* Soya fasulyesi ılık suya ıslatılır, 1 gece bekletilip süzülür. Kavrulup yenirse kanser riskini önler.

LUMBAGO-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Sırtın aşağı kısmında hissedilen çok şiddetli ağrıya ' lımbago ' denir. Belirtileri çeşitlidir. Örneğin, hasta otururken, bir yerden kalkarken, eğilerek bir iş yaparken sırt bölgesinde şiddetli ağrılar hisseder. Ağrı, belirli bir noktadan başlayıp, kasıklara ve kalçaya doğru yayılır.

Hastalığın belirli bir nedeni olmamakla beraber, bağların ve kasların fazla gerilmesi, disk kayması veya bel kemiği ile kalça kemiği arasındaki eklemelrin fazla zorlanması, nedenler arasında sayılabilir. Tedavinin ilk şartı dinlenmektir. Ayrıca sırta sıcak su torbası koymak ve masaj yapmak da faydalıdır.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Lahana yaprakları ütü ile ısıtılıp, hastalıklı bölgeye sarılır. Günde 2 defa değiştirilir.NA

LAHANA



* Turp sıkılıp, suyundan günde 2 çay bardağı bal şerbetiyle tatlandırılıp içilir.

* Acı biber, ispirto ile karıştırılıp bir müddet bekletilir. Ağrıyan yerler ovulur.

LOĞUSALIK DÖNEMİ VE EMZİRME-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Loğusalık bir kadının en özel dönemlerinden biridir. Çoğu takviye anne sütüne geçtiği için bu dönemde ilaç kullanılmaması önerilir. Isırgan otu ve rezene bu dönemde içilebilecek en yararlı iki çaydır. Günde 2 fincan ısırgan çayı ile 4-5 fincan rezene çayı içmek sütün kalitesini artırır. Soya fasulyesi hem sütün bol olmasını sağlar hem de bebeğin zekasının gelişimi için çok faydalıdır.Loğusa döneminde, tarçın, gülsuyu, dereotu, fesleğen, maydanoz, limon, tuz, esmer şeker kullanılabilecek en uygun baharatlardır.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Fazla olan lohusa kanamaları için, 1 bardak kaynar suya, 2-4 gram kuru yapraklı ökseotu yapraklarından ya da tohumundan konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

ÖKSEOTU

12 Ocak 2009 Pazartesi

GÜÇLÜ GÖZLER İÇİN-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Yaşlanmaya rahmen gözlerinizin bir kartal gibi keskin olmasını istermisiniz? O halde kendinize bu çayı her gün keyifle içmeye alıştırmalısınız. Bir litre suyu kaynattıktan sonra ateşten alın ve içine her birinden birer avuç dolusu olmak üzere kedi nanesi, biberiye ve melisa atın. Üzerine de birkaç çay kaşığı zencefil ve bir kaç tutam zerdeçal ilave ettikten sonra 20 dakika kadar demlenmeye bırakın. Limon suyu ve balla karıştırıp ister ılık, ister soğuk içebilirsiniz.

KEDİ NANESİ



KATARAKT ENGELLEYİCİ ÇORBA

Katarakt başlangıcı olanlar için aşağıdaki tarifimizi uygulayabilirsiniz:

MALZEMELER

Yarım kilo konserve bal kabağı, yarım kilo incecik doğranmış portakal, 350 ml greyfurt suyu, 250 gram doğranmış havuç, 250 gram doğranmış tatlı patates, 1 çay kaşığı rendelenmiş hindistan cevizi, 2 çay kaşığı rendelenmiş portakal kabuğu, 1 tutam tuz, bir tutam kırmızı biber, bir tutam zerdeçal ve isteğe bağlı şeker.

HAZIRLANIŞI

Geniş bir tencereye bal kabağı, doğranmış portakal, havuç, patates, portakal kabuğu, tuz, biber ve zerdeçalı karıştırıp, orta ateşte kaynayıncaya kadar bekletin. Kaynayınca tencerenin kapağını kapatın ve 20 dakika kadar ya da sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Daha sonra karışımı bir blendıra aktararak püre haline getirdikten sonra tekrar tencereye koyun.Tadına bakın ve eğer gerekiyorsa bir parça şeker ilave edin. Eğer çok sulu kaldıysa, istediğiniz kıvama getirene kadar kaynatın ve üzerine rendelenmiş hindistan cevizi serperek servis yapın.

KATARAKT-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Katarakt gözün şeffaf lensinin saydamlığını kaybetmesidir. Bu durumu buğulanmış cama benzetebiliriz. Berrak olan göz merceğinin sütümsü bir tabakayla kaplanmasıdır. Katarakt hakkında bazı yanlış anlamalar vardır:

Katarakt göz üzerindeki bir film değildir. Gözü fazla kullanmaktan oluşmamaktadır. Kanser değildir. Bir gözden diğerine geçmez. ; katarakt çok önemli bir sağlık sorunudur.

Kendisinde buna dair en ufak belirti gören herkez mutlaka doktora görünmelidir. Oluştuktan sonra hiçbir bitki kataraktı tedavi edemez. Bitkiler sadece kataraktın oluşumunu engeller.

ÖNERİLEN BİTKİLER

KAPARİ



BİBERİYE

HAVUÇ

SOĞAN

SEMİZOTU

KANSIZLIK ( ANEMİ )-PROF.DR. AHMET MARANKİ'NİN ŞİFALI BİTKİLER ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR


Anemi ( kansızlık ) pek çok farklı şekilde tanımlanabilen kan rahatsızlığı olarak bilinmektedir.Bu kan rahatsızlığını kırmızı kan hücrelerinin fonksiyonlarında ve sayısındaki anormallik şeklinde ifade edebiliriz. Kırmızı kan hücrelerimiz kırmızı rengini hemoglabinden alır, demir içeriği zengin protein oksijeni ciğerlerden vücudun diğer bölgelerine taşır. Anemi kırmızı kan hücrelerinin sayısını azalttığında ya da hücrelerin taşıyabileceği hemoglabin miktarını azalttığında vücudunuzun dokuları oksijenden yoksun kalır.

Oksijen eksikliği tipik anemia türleri bulgularını üretir. Bu anemi bulguları; güçsüzlük, aşırı yorgunluk, solgun bir ten, nefes darlığı, düzensiz kalp atışıdır. Hatta çok şiddetli anemi felç, kalp krizi ve kalp tıkanıklığına da yol açabilmektedir.

Demir eksikliği gibi bazı anemi türleri doğrudan kendileri rahatsızlığı yaratırken bazı anemilerde ise ardında dalak büyümesi ya da anti kanser ilaçlarının alımıyla sonuçlanan hemolitik anemia gibi bir hastalık yatmaktadır. Bazı anemi hastalıkları kolayca tedavi edilebilirken bazıları ise kronik ve hayatı tehdit edicidir. Günümüzde moda olan çay ve fazlaca içilen sütte demirin tutulması ve vücuttan atılmasına sebep olur. Bilhassa günümüzde stres, migren, baş ağrısı ve gerginliklerin sebebi alışkanlık haline getirdiğimiz, zamanlı zamansız içilen siyah çaydır. Çayı yemeklerden önce veya sonra içine birkaç damla limon veya karanfil atarak içmeniz hem faydasını arttıracak, hem de demir emilimini engelleyerek kansızlığa sebep olmayacaktır. Ayrıca zihin yorgunluğunuzun da ilacı olacaktır. Sınava hazırlanan öğrenciler için ideal bir terkiptir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

* Çilek kökü, oğul otu, atkuyruğu, sinirli yaprak ve keklik çayları içilmelidir.

ATKUYRUĞU



* Kabukları soyulmadan havuç ve turp rendelenir, çiğ olarak birazda lahana ve ıspanak doğranır. Zeytinyağı ve limon katılarak salata olarak yenilir.

* Günde 3 çay bardağı pancar suyu içilir. Kırmızı pancar bolca yenilir.

* Yer elması haşlanarak yenilmelidir.

* 1 bardak kaynar suya, 4-10 gram maydonoz tohumu konulur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 6-8 gram ufalanmış ısırgan yaprağı konur. 10 dakika bekletilip, günde 2-3 bardak içilir.

* 1 bardak kaynar suya, 2 gram ıhlamur konulur. 10 dakika bekletilip, günde 3-5 bardak içilir.

* 2 kilo suya, 30 gram enginar yaprağı, 1 su bardağı siyah üzüm, 1 kaşık pelin otu ufalanıp konulur. Orta ateşte bir saat kaynatılır. Soğuyunca süzülüp, balla tatlandırılır. Günde 3-4 bardak içilir. Bu işleme 10-15 gün devam edilir.

* 1 bardak kaynar suya, 3 gram zula otu konulur. 10 dakika bekletilip, günde 3 bardak içilir.